reklam
GÜNCEL YEREL HABER 7,Dİ 24 SAAT GÜNCEL SİZİN SİTENİZ HOŞGELDİNİZ

Dügün Tv Aydin Çine


 

Sevdiğinizi Nasıl Söylersiniz

Yazar fotoahmet 29 Haziran 2016 Çarşamba 0 yorum

Sevdiğinizi Nasıl Söylersiniz

Sevdiğinizi Nasıl Söylersiniz – Sevgilinize yada partnerinize onu sevdiğinizi söyleyemiyorsanız başka yolları denemelisiniz. işte o yollardan bazıları;
Sevdiğinize ‘seni seviyorum’ demenin binbir yolu vardır. İşte bunlardan bazıları…
Aşk sözcüklerini söylemek her zaman çok kolay olmayabiliyor. Kimimiz de hissettiğimiz şeyleri çoğu zaman söyleyemiyoruz bile. O halde bize kulak verin. İşte size duygularınızı kelimelere dökmenin on etkili pratiği!
Kelimeler ağır geliyorsa
Sevgilinize karşı hissettiklerinizi dile getirmenin, beraberinde neler getireceğini hiç düşünmeyin. ‘Seni seviyorum’ cümlesinin, size bir kurşun kadar ağır gelmesinin nedeni, belki de bu iki kelimenin sonsuz anlamlar içerdiğini düşünmenizden kaynaklanıyor.
Bırakın bilsin
Sevdiğinizi söylemeye zorlandığınızı bırakın bilsin. Aksi takdirde, aşktan ve sevgiden bahsetmemeniz nedeniyle onu yeterince sevmediğinizi düşünebilir. Neden olduğunu bilmediğiniz gerçek duygularınızı ifade etmekte güçlük çektiğinizi ona anlatın. Bazen bu; ‘seni seviyorum’ demek kadar etkilidir.
Alıştırma yapın
Sevginizi çevrenizde de dışarı vurmakta zorlanıyorsanız, ‘seni seviyorum’ cümlesinin etkisini, ilk olarak arkadaşlarınızda deneyin. Onların vereceği pozitif tepkiler, sevgilinize de duygularınızı ifade etmeniz için cesaretlendirecektir sizi.
Aşkı okuyun
Eğer, ‘Seni seviyorum’ cümlesini, nasıl ve hangi şartlarda söyleyeceğinizi bilmiyorsanız, aşk filmlerine başvurun. Bazen konuları çok saçma gelse de aşk konu kitaplar okuyarak, gerçek hislerinizi ifade etmek adına cesaret alabilirsiniz.
Duydularınızı anlatın
Duygularınızı ifade ettikten sonra ilişkinizin hassas bir döneme gireceğini düşünebilirsiniz. Ama kendinize bir de şu soruyu sorun; ona bu kadar aşıkken ve sevildiğinizden bu kadar eminken neden gerçek duygularınızı birbirinizden saklayasınız? Belki de, ilk adımı o da sizden bekliyor…
Günlük tutun
Söylemek isteyip de söyleyemediğiniz duygularınızı, gördüğünüz bir filmin, dinlediğiniz bir şarkının siz de uyandırdığı hisleri düşünerek bir deftere not edin.
Asla çok geç değil
İlişkiniz ne kadar uzun süreli olursa olsun, onu sevdiğinizi söylemek için asla çok geç değil. Aksine, ne kadar uzun süre sonra söylerseniz duygularınızdan o kadar eminsiniz demektir. Ayrıca, karşı taraf içinde, uzun bir bekleyişten sonra beklediği sözcükleri duymak daha değerli olacaktır.
Devamını Oku...

Aşkın Sırları Aşkın Sırrı Çözüldü

Yazar fotoahmet 0 yorum

Aşkın Sırları Aşkın Sırrı Çözüldü

Aşkın Sırları Aşkın Sırrı Çözüldü – Aşkta bir sürü sır vardır ve aşkın sırları çözüldü. İşte size aşkın sırrının çözüldüğüne dair ayrıntılar;
Onu görünce kalbiniz çok fazla çarpmaya, eliniz ayağıniz birbirine mi dolanmaya başlıyor. Hiç şüphesiz aşıksınız demektir. Bilim, bunca gelişmenin arasında aşka kayıtsız kalamazdı elbette! Uzmanlar aşkı da laboratuvara soktular ve bakın neler buldular!
Fiziksel olarak neden ve nasıl aşık oluyoruz, hiç düşündünüz mü? Öncelikle aşağıdaki belirtilere göz atın ve aşık olup olmadığınızı saptayın:
– Onu görünce kalbiniz çok fazla çarpmaya başlıyor
– Son günlerde, içinizdeki sevinç, mutluluk duygusu arttı
– Hayata, olaylara daha umursamaz bakıyorsunuz
– Arkadaşlarınız gözlerinizin pırıl pırıl baktığını ve son günlerde yüzüne bir canlılık geldiğini söylüyorlar.
Eğer bu belirtileri taşıyorsanız, aşık olduğunuz şüphe getirmez bir gerçek! Aşık olduğumuzda hepimiz benzer duygular yaşarız; ayaklarımız yerden kesilir, aklımız başımızdan gider, hep onu düşünür, hep onun hakkında konuşmak isteriz. Bunlar aşık olan herkesin bildiği ve binlerce yıldır yaşanan, süregelen duygular. Farklı olan ise, artık tüm bunların sebebinin biliniyor olması! Aşık olunca insanların neden ‘tuhaflaştığı’ bilimsel gerçeklerle kanıtlandı! Üstelik suçlu kalbimiz değil, beynimiz çıktı!
Neden?
Aşkı, duygularımızın, düşüncelerimizin, alışkanlıklarımızın, yetişme tarzımızın ve daha birçok şeyin etkilediğini zaten biliyorduk, ama hormonlarla olan ilişkisini yeni öğrendik. Ve hemen uzmanlara danıştık. Bakın hangi sonuçlar çıktı.
– Vücuda çeşitli maddeleri salgılayarak bizim sağlıklı, mutlu yaşamamızı sağlayan salgılara hormon deniyor.
– Aşık olduğumuzda gösterdiğimiz dengesiz davranışlarımızın sebebi, vücudumuzun salgıladığı feronom maddesiymiş! Aşk, vücutta feronom maddesinin salgılanmasıyla başlıyormuş. Aşkın kokusu olarak tanımlanan bu madde, beynin ilgili bölümlerini uyarıyor ve aşk doğuyor!
– Feronom, vücudumuzun salgıladığı hormonlardan sadece biri. Feronom’a ‘aşk hormunu’ da deniliyor. Aşıkların, her dakika aşık oldukları kişiden söz etmeleri bu hormondan kaynaklanıyor. Aşık olunduğunda vücudun fazla feronom salgılamasıyla kişilerin fiziksel yapılarında ve davranışlarında değişiklikler oluşmaya başlıyor. Kalp çarpıntısı, gözlerin parlaması gibi değişiklikler oluyor ve ‘O da beni seviyor mudur’, ‘Acaba şimdi nerededir’ gibi sorular artmaya başlıyor. Obssesive yani takıntılı kişi davranışları gözlemleniyor.
– Aşkın yerini sevgiye bırakması da hormonlarla ilgili. Zamanla serotoninin azalması, oksitoksinin artmasıyla, aşk yerini bir süre sonra sevgi ve şefkate bırakıyor.
– Yaz aylarında insanların daha sık aşık olmasının da bilimsel bazı sebebleri var. Özellikle bahar ve yaz aylarında, güneş ışınları insanların hormon sistemini etkiliyor ve bu durumda aşk daha yoğun hissediliyor. Melanosit denen vücuda renk veren hücreler de, bu aylarda artıyor.
Aşk acısı nasıl diner?
Uzmanlar, şu sıralar mevsimin de etkisiyle kendilerine en çok aşk acısı çekenlerin başvurduğunu söylüyor ve bu acının nedenlerini, uyguladıkları yöntemleri şöyle anlatıyorlar:
‘Aşk acısı çeken biri, sevgilisini unutamamıştır, her gördüğü şeyde, her olayda ondan bir parça bulur. Bir yandan yaşadıklarına inanamaz. ‘Gerçekten bu aşk bitti mi’ , ‘Onsuz ne yaparım’ gibi duygulara kapılır. Bizim yaptığımız, bunun altında yatan nedenleri analiz etmek. Kişinin kendine güvensizliği mi var, ailesinin ona yüklediği baskılar mı var, hayata mı güvenmiyor?…
Önce sorunun nedenlerini bulup sonra NLP veya Bilişsel Terapi ile bunu ortadan kaldırıyoruz. Olaya bakış açınızı değiştirdiğiniz zaman olaylar daha farklı gelişiyor. Mesela vapurdan denize baktığınızı düşünün. Denizde çöp görüyorsunuz. Aynı çöpe bir kaptan kamarasından, bir sahilden bir de uzaydan bakın. Hepsinde gözünüze ne kadar farklı görünür.
İşte, bize danışmaya gelen kişilere de o olaya kuşbakışı bakmalarını sağlıyoruz. Bu çok kolay olmuyor. Çünkü doğru ya da yanlış öğrendiğimiz her şey, tecrübelerimizi oluşturur.
Çocukluğumuzdan itibaren, ‘Hayır, yapamazsın’, ‘Kahvaltını etmezsen derslerin iyi geçmez’ gibi, günde 10 olumsuz ileti aldığınızı düşünün. Bir yılın sonunda 3600 olumsuz iletiyle dolu oluyorsunuz! 14 yaşına geldiğinizi düşünürsek kafanızda 48-50.000 tane olumsuz ileti olur. Bunları değiştirmek tabii ki güç oluyor. Öğrendiğimiz olumsuz şeylerin yerine olumlularını koymak çok önemli.’
Devamını Oku...

Gerçek Aşkı Bulduysanız Bunlara Dikkat

Yazar fotoahmet 0 yorum

Gerçek Aşkı Bulduysanız Bunlara Dikkat

Gerçek Aşkı Bulduysanız Bunlara Dikkat – Gerçek aşkı bulduğunu söyleyen yada düşünenler o zaman elinizi daha sık tutmanın zamanı. İşte sizlere tavsiyeler;
Aradığınız aşkı buluduğunuzu düşünüyorsanız, onu elde etmenin yollarını keşfedin. İşte hoşlandığınız erkeği etkilemenin yolları…
Yolunuzu kesiştirin
Bir erkeği beğendiyseniz neden ona açıkça çıkma teklif etmeyesiniz ki? Sürpriz ilişkiler erkeklerin beynindeki romantik aşk devresini tetikler.” diyor psikologlar. Bir erkek için sizi kovaladığını hissetmesi önemlidir. Yeni bir sevgiliyi elde etme süreci erkekleri heyecanlandırır. Sizi şans eseri görürse, tanımak için daha fazla çaba harcayacaktır. Yani, yapmanız gereken tek şey, yoluna çıkmak. Ona çıkma teklif etmek yerine, karşısına çıkın yeter. Erkekler kur yapma işinin onlara kalmasından yanalar, bunu asla unutmayın.
Kurallara uyun!
Soğukkanlı davranmalısınız. Vermek istediğiniz mesaj, onun için deli olduğunuz değil, bunu unutmayın. İlk görüşmede sohbeti yüzeysel tutun. Hedefiniz ilgisini çekmek olmalı, o yüzden onu köşeye sıkıştırıp hayat hikayenizi anlatmanıza gerek yok. Önemli bir kural daha: Onunla birlikteyken az için. Siz de takdir edersiniz ki, gözleri alkolden kanlanmış birinden romantik anlamda etkilenmek biraz zordur.
Buluşmadan önce
Öldürücü vuruşu yaptıktan sonra, geri çekilip, sakin bir pozisyon almak. Buluşmanın sonunda, işler istediğiniz gibi yürümediyse, kendinizi reddedilmiş hissetmek yerine, kaybedenin o olacağını hissetmeniz gerekir. Bu, egonuz için son derece önemli.
Kaçan kovalanır
Siz onu yakalamaya ne kadar gayret ederseniz, o sizden o kadar kaçar. Kesinlikle aranızda bir şey olması gerektiğini düşündüğünüzde, onun gönderdiği sinyalleri yanlış algılamanız çok kolay. Çünkü sizin beyniniz belli bir fikre zaten kanalize olmuş durumda ve karşınızdaki insan olumsuz yaklaşsa da, beyniniz cevabını olumlu olarak algılar. Fazla ısrarlı olmak sağlıklı değil çünkü belli bir noktadan sonra ısrarlarınız can sıkıcı gelebilir.
Düşünce tarzınızı değiştirin
İlgilendiğiniz erkek birkaç adım atsa da, bu aranızda bir şey olacağı anlamına gelmiyor. Diyelim ki ilginizi anladı ve sizi aradı veya yemek yediniz. Sizinle tam anlamıyla ilgilenip ilgilenmediğini sezemiyorsanız, onunla birlikte olmak bir işe yaramayacaktır, tam tersine, daha sonra kendinizi daha kötü hissetmenize yol açabilir. Bir erkek tarafından ilk anda reddedilmek, onunla birlikte olduktan sonra reddedilmekten daha az acı vericidir. Siz siz olun, onu ilişkiye zorlamak için cinselliği kullanmayın.
Devamını Oku...

Konu Aşk olduğunda

Yazar fotoahmet 0 yorum

Konu Aşk olduğunda

Konu Aşk olduğunda – Konu Aşk olunca Biz ne yaptığımızı bilmiyoruz. Sevgili nazlım kullanıcıları Konu Aşk olunca bizim aklımız başımızdan gidiyor değil mi? . Kaybetme korkusu, sahiplenme ve her şeyi abartma hallerimiz ortaya çıkıyor..
Konu aşk olduğunda sanki içimizde uyuyan bir başka biz var, o uyanıyor. Alarmı aşka raptiyeli!
O güne kadar ortada olmayan bu adam ortaya çıktığı andan itibaren, hayatımız onun üzerine kurulur. Biz ondan önce sanki yaşamıyorduk, ailemiz yoktu, arkadaşlarımız yoktu, işimiz yoktu, sosyal hayatımız yoktu, sanki biz yoktuk…. Yahu ne oldu da birden bütün ipler bu adamın eline geçti? Bu sorunun cevabını verebilen çok az gönül bulunur!
Biz o güne kadar dışarı çıkmıyormuşuz gibi davranırız. Henüz tanışalı üç hafta olmuştur, yan komşuya çaya gitmek için telefon açar izin alırız. Sonra gün gelir, aynı adam eteğimizin boyuna karıştı diye kavga çıkarırız.
Bizi sevenler sigara içme, kilo ver gibi iyiliğimiz için bir takım sözler söylese sinir oluruz. İnadına daha çok yemek yer, bir paket fazla taşırız. Sonra bu adam gelir, sadece “günde kaç tane sigara içiyorsun?” diye sorar; o gün sigarayı azaltırız.
Kız kardeşimiz, en yakın arkadaşımız para sıkıştığında “bende de yok” deriz. O adam “bir iş kurayım diyorum ama sermayem yok” dediğinde bankaya başvurur, aldığımız krediyi ona sürpriz yaparız. Sonra aradan zaman geçer, adam bizi terk eder. Biz eşek gibi o paraları öder, bir daha adamın izini bulamayız.
Biz, yanlış öğretilmiş, yanlış eğitilmiş, yanlış yönlendirilmiş bir toplumun çocuklarıyız. Bizim, etrafta sessizlik olduğunda “kız doğdu” denilen bir deyişimiz var. Biz çocukluğumuzdan beri erkeğe kafa eğmeye, kimliksizliğe, silikleşmeye kodlandık. Elbette bu sertlikte söylenmedi ama verilen nasihatlerin alt yazısı bunlardı, söyleyenler de farkında değildi…
O yüzden şimdi aşık olduğumuzda aklımız nasıl çalışacağını, dilimiz ne söyleyeceğini, bedenimiz nasıl davranacağını, yüreğimiz ne kadar atacağını bilmiyor. Ya çok veriyoruz, ya gereksizce sakınıyoruz! Ya üstüne abanıyoruz, ya hiç yanında durmuyoruz! Ya kontrol manyağı oluyoruz, ya umursamıyoruz!
Sevgili nazlım kullanıcıları konu Aşk olduğunda siz neler hissediyorsunuz? Sizlerinde Paylaşımlarınızı bekliyoruz, sizlerde görüşümüzü bizimle paylaşın.
Devamını Oku...

Yollarımız ayrıldı. Ya kalplerimiz ?

Yazar fotoahmet 0 yorum
Yollarımız ayrıldı. Ya kalplerimiz – Sevgili nazlım kullanıcıları Yollarımız ayrıldı. Ya kalplerimiz ? diye düşündüğünüz oldu mu hiç? Birlikte başlamıştık hayata seninle, birlikte yürüdük uzun zaman. Sonra neler oldu? diye düşündüğünüz ?
Çok gençtik, çok toyduk, aşkın gücünü bilemedik. Nasıl yürütülür bir ilişki? Nasıl düzeltilir sorunlar? Nasıl korunur yuva? Hiçbirinden haberimiz yoktu.
Biz hala birbirimize sevdalıyız çünkü gerçekten doyasıya öptüğümüz ilk dudak birbirimizinkiydi. Çocuktuk daha, bedenlerimizi büyütmüş olsak da!
Ben her şeyi ilk seninle yaşadım. O yüzden gözbebeğimsin, değerlimsin. Yukarıda Allah var, ne yalan söyleyeyim; sen hep benim yüreğimdesin.
Üstümüzden ne sular geçti kim bilir? Sen kaç kadını dudağından öptün benden sonra? Ben hangi adamların gözlerine aşk dolu baktım?
Hiç farkında olmadan yine birbirimizi aradık durduk. Ömür akıp geçti. Yıllarla büyüdük biz de, olgunlaştık. Geriye dönüp bakınca, aslında ne kadar birbirimize ait olduğumuzu anladık ama artık çok geçti. Evliliğimizi, evcilik gibi yaşamıştık. Koruyamadık!
Başka yüzükler taktık parmaklarımıza, başka hayatlar kurduk. Yine de kopamadık. Uzaktan uzağa hep bildik nerede olduğumuzu, neler yaptığımızı. Neden?
Şimdi ardan geçen yıllar bana şunu öğretti: Biz hala bize aidiz! Hala aynı sevgiyle bakıyor gözlerimiz ve hala eskisi gibi, seviyoruz yüreklerimizi!
Ben kenara çekildim bekliyorum. Zaman geçecek, yaş da elbet tükenecek. Birlikte başlamıştık ya hayata, birlikte bitireceğiz. Sevgi dediğin, en çok yaşlılıkta lazım değil mi?
Küçük bir sahil kasabasında, bahçesinde renkli çiçekler olan o evde olacağım. Bir akşam vakti, arabanın gürültüsüyle bozulacak sessizlik. Camdan bakacağım. Hafif yağmur yağıyor olacak. Far gözümü alacak, o saatte kimin gelmiş olabileceğini düşüneceğim. Omzumda hırkam, kitabımı bırakıp masanın üstüne kapıyı açacağım. Sen ineceksin arabadan. “Ben geldim” diyeceksin. Elinde bir bavul bile olmayacak. Ne varsa her şeyi bırakıp geldiğini göreceğim. Bir gülümseme yerleşecek yüzüme. “Tam kahve yapmak üzereydim” diyeceğim. “Bana da yap” diyeceksin.
Hiçbir şey değişmemiş gibi, el ele gireceğiz içeri. Sanki sabah gitmişsin gibi…
Sevgili nazlım kullanıcıları bu konu hakkinda sizlerinde Paylaşımlarınızı bekliyoruz, sizlerde hikayenizini bizimle paylaşın.
Devamını Oku...

Sarılmanın iyileştiren gücü

Yazar fotoahmet 0 yorum
Sarılmanın iyileştiren gücü – Sarılmak gerçektende insanları iyileştiriyormu bilmiyorum ama bu yönde pozitif düşünenlerin sayısı oldukça fazla.
Bazılarına göre gerçektende bu yönde önemli sayılacak elde belgeler bulgular varmış ama ben henüz görmedim ve ne derece doğru bilmiyorum. Ama habere bakılırsa böylemiş işte detayları haberimizin.
Kötü hissettiğimiz zamanlarda, kibar bir sıkıştırmadan daha rahatlatıcı bir hareket yok. Kucaklaşma üzerine terapi uygulamaları bile var.
İnsanlar sosyal canlılar olmasına rağmen, bugün fiziksel temasdan utanıyoruz. Kimi kültürler daha yakınken, bazıları kişisel alana çok önem veriyor, yanağa konan bir öpücük yerine el sıkışmayı tercih ediyor. Gerçi en sıcakkanlı ırklardan biri olarak etiketlenen bizler de selamlaşma şekli olan öpüşmeyi gerçekleştirirken genelde havayı öpmüyor muyuz?
Hayatımızdaki bu dokunma eksikliği sağlığımızı da etkiliyor. Bir şeyle bağlı hissetmek için fiziksel temasa ihtiyacımız var, özellikle de yalnız hissettiğimiz zamanlarda. Oysa kötü ya da üzgün hissettiğimizde bu ihtiyacımızı yemek yemek, içki içmek ya da televizyon izlemekle geçiştirmeye çalışıyoruz.
Eğer sarılmanın sosyal kabullenirliğini merak ediyorsanız, zor bir günün sonunda patronunuza ya da komşunuza teklif etmenizi öneririm!
Halbuki yapılan pek çok araştırmaya göre, sarılmanın stres seviyesini düşürdüğü ve ruh halini her şeyden çok iyileştirdiği ispatlandı. North Carolina Üniversitesi’nde yapılan araştırmada, stres altındayken salgılanan kortizol hormonunun en az 20 saniye süren bir sarılmadan sonra deneklerde (özellikle de kadınlarda) düştüğü keşfedildi.
Aynı araştırmanın sonuçlarına göre, sarılmak oksitosin adlı bağ kurma ve sarılma hormonu olarak da bilinen hormonu üretmemizi sağlıyor ve sevgi ve önemseme duygularını harekete geçiriyor. Bazı çalışmalara göre kan basıncını da düşürüyor. Hatta kan testleri yapılırken bebeklere sarılırsanız kalp atışları sakinleşiyor ve daha az ağlıyorlar. Yani sarılmak kalp krizi dahil pek çok hastalıkla bağlantılı olan kan basıncı için de iyi olduğundan sağlığımızı da koruyan bir davranış şekli aslında.
Psikolog Virginia Satir’e göre, “Yaşamaya devam etmek için günde 4 kucaklaşmaya ve büyüyüp gelişebilmek için 12 kucaklaşmaya ihtiyacımız var”.
Pek çoğumuzun doğru beslenme, egzersiz ve bakım için enerji ve para harcadığımız malum ama iş gündelik fiziksel temas ihtiyacına gelince çok hevesli değiliz. Günde bir elma yemenin ne kadar sağlıklı olduğu tüm dünyada konuşulurken aynı şeyin günde bir kucaklaşma için de geçerli olduğunu unutmamalıyız. Daha parlak ve neşeli bir güne ve güçlü bir kalbe ulaşmak için kollarınızı açmaya hazır mısınız?

Devamını Oku...

Sevdiğini söyleyemeyen erkekler

Yazar fotoahmet 0 yorum
Sevdiğini söyleyemeyen erkekler – Sevdiğiniz söyleyemeyen erkekleri herkes mutlaka görmüştür. Hatta günümüzde bu tür erkekler azalsada hala oldukça fazla var.
Erkek adam seni seviyorum demez – Demez mi beyler evet demez mi acaba…?
Bizim toplumumuzda erkekler için kurallar farklıdır. Delikanlılık eğitimi küçükten başlar;
“Erkek adam ağlamaz.”
Biz de karşımızda zırıl zırıl ağlayan erkekler görmekten pek hazzetmeyiz zaten.
“Erkek dediğin korkmaz.”
Bir de “Erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır “ tarzında özlü (!) bir sözümüz var ama, boş verin çelişkiyi.
“Erkek sözünden geri dönülmez.”
Biz kadınların sözümüzden her an cayma hakkı saklı tutulmuş demek ki.
“Erkek adam pembe giymez.”
Oh, bize daha çok yakışıyor zaten.
“Erkek adam sevgisini gösterip sevdiğini şımartmaz”.
“…….”
Öbürleri tamam da, işte bu sonuncusu kadınları şaşırtıyor biraz.
Sevdiğini söyleyemeyen, sevgisini göstermek istemeyen bir çok erkek var. Sevdiği, aşık olduğu için evlenmemiş de, geçerken tesadüfen o eve girip kalmaya karar vermiş sanki. Kadınların, cevabı belli “Beni seviyor musun” sorusuna erkeklerin yanıtları yalın;
“Sevmesem evlenmezdim.”
Bu noktada kadınlar karamsarlığa kapılabiliyor. Seviyor olsa sevgisini söylerdi, demek ki sevmiyor denklemini kuruyor kafasında. Çünkü eşinin davranışlarını kendisi ile karşılaştırıyor. Kendi sevgi söylemlerine cevap alamadığı için, söylenmeyenleri hissizliğe yoruyor. Bu noktada eşinin diğer davranışlarını incelemeye davet ediyorum onu. Eşi söylemiyor belki ama kendi tarzında gösteriyor sevgisini aslında. Nasıl mı?
Örneğin, karısının başı ağrısa doktora koşturuyor onu. Sağlık konusundaki evhamından değil, sevgisinden. Alışverişe çıkınca karısının en sevdiği tatlıyı alıyor ama bazen “Canım çekti” diye açıklayıveriyor durumu. Anneler gününde karısının ne zamandır istediği şeyi hediye alıyor ama çocuklarının arkasına saklanıyor. Erkeğin görevi gibi gösterdiği bir çok şeyi, aslında karısına sevgisinden yapıyor.
Erkekler hep kadınların fazla detaycı olduğundan, her sözünden bir anlam çıkarttığından şikâyet ederler ama gel de çıkartma bu durumda. Oysa sevgi dile getirildikçe çoğalan bir duygudur. Bulaşır geçer, yüzünüze bir tebessümle yapışır. Sadece lafta kalan, davranışlara yansımayan şeyler elbette yetersiz. Ama davranışlarla anlatılanları da biraz dile dökmek lazım. Sunun her zaman önemlidir. Hediye paketleri bile bunun için yapılmaz mı?.
Evet,beyler. Sevgiyi söylemek delikanlılığa zeval vermez. Hanımlar böyle istiyor. Bunu unutmayalım.

Devamını Oku...

Kıskanmak Doğal mıdır?

Yazar fotoahmet 0 yorum
Kıskanmak Doğal mıdır – Sevgili nazlım kullanıcıları Bir ilişkide Kıskanmak Doğal mıdır?
Kıskanmak nedir? Neden kıskanıyoruz? Kıskanmak sevgimizin göstergesi midir? Kıskanmıyorsak sevmiyor muyuz?
Kıskançlıkla ilgili ne kadar çok soru var değil mi? İnsanın kafası allak bullak oluyor. Bunlara verilecek cevaplar kişilere ve ilişkiye göre değişiyor aslına bakarsanız. Yine de genel geçer bir takım kalıplardan söz edilebilir.
Kıskançlığın sevginin göstergesi olduğu yargısı toplumumuzda çok yaygındır. Kıskançlığın temelinde ne var, önce ona bakmak gerekir. Bence kıskançlığın başlangıcı çok eskiye, çocukluğa kadar dayanır. Bazı rolleri, davranış biçimlerini, kalıpları çocukluk döneminde öğreniyoruz. Sevgi gibi, kıskançlık da öğrendiğimiz bir duygudur.
Kıskançlığın dozu, yemeğin tuzu gibidir. Çok olursa şap gibi, az olursa eksik ve lezzetsiz olur. Kıskançlık, abartılı halde yaşanmadığında, dozu iyi ayarlandığında, ilişkinin tadı olur. İlişkiyi aktif ve hareketli tutmaya yardımcı olur.
Çiftler, karşılarındakine gösterdikleri kıskançlıkla onarlı rahatsız etmiyorlarsa, bu seviyede bir kıskançlık ilişkiyi besliyor demektir.
Her davranış gibi, karşımızdakini taciz edecek, rahatsız edecek boyuta getirmediğimiz takdirde; kıskançlıktan keyif alabilir ve ilişkiyi besleyecek, renk verecek bir unsur olarak kullanabiliriz.
Kıskançlığın abartıldığı, karşı tarafı rahatsız ettiği ve olmadık durumlarda ortaya çıktığı hallerde, sağlıklı bir ilişkiden söz etmek zordur.
Kıskançlık, yeterli derecede olduğunda ilişkiyi besler. Az olursa hayal kırıklığı, fazla olursa ayrılık getirir. Dozunu iyi ayarlamak gerekir….
Sevgili nazlım kullanıcıları bu konu hakkinda sizlerinde Paylaşımlarınızı bekliyoruz, sizlerde hikayenizini bizimle paylaşın


Devamını Oku...

Aşık erkek ne yapar

Yazar fotoahmet 0 yorum
Aşık erkek ne yapar – Aşık olan bir erkek neler yapar ne gibi tavır ve davranışlar içerisine girer bunun gibi bilgileri bu yazımızda bulabilirsiniz.
Sevgiliniz ya da eşiniz size ne kadar bağlı? Aşık erkek ne yapar?Önceden randevu verir ve bu arada da sizi içinden geldiği için görmek ister
Sevgiliniz ya da eşiniz size ne kadar bağlı? Aşık erkek ne yapar?
Bağlıysa..
Önceden randevu verir ve bu arada da sizi içinden geldiği için görmek ister.
Kafadarları onun burun üstü yere çakıldığından şikayet ederler. Onunla tartışırlar ama o aldırmaz görünür.
Birlikte çıkmanız için sizden sürekli olarak işinizden zaman ayırmanızı ister.
Sizinle arkadaşlık etmekten mutludur. Arkadaşları ve ailesi onun şimdiye kadar olduğundan daha mutlu göründüğünü düşünürler.
Bir planı iptal etmek zorunda kalırsa kendini kötü hisseder. Nerede olursa olsun gittiği her yerden sizi arar, çünkü saklayacağı bir şey yoktur ve kendisinin tümüyle “doğruyu söylediğini” bilmenizi ister.
Sizin sadece gülümsediğînizi görmek için her şeyi yapar.
Profesyonel bir sözü yoksa ya da önemli bir hafifletici nedeni varsa zamanınızın olduğu her kez neredeyse hep sizi görmek ister.
Bağlı değilse..
Zaman zaman ondan iki hafta haber alamazsınız, sonra ansızın size telefon eder.
İçki içen kafadar arkadaşlarıyla sosyal randevularına öncelik verir.
Arkadaşlarıyla seyahat planları yapar ve asla sizden kendisine eşlik etmenizi istemez.
Erkek eski sevgilisini ortaya getirir; o, saatine bakar.
O akşamki planı iptal etmek için sizi arar. Daha sonra o gece onu ararsını ve karşınıza doğrudan sesli mesaj çıkar. Sonra ertesi günü iyi bir mazeret bularak sizi arar.
Sizi asla dışarıya götürmez ya da fazla para harcamaz. Sizden ödünç para ister. Siz bunu bilmeden önce, adamı kolej boyunca desteklersiniz.
Haftasonu akşamı için hazır olduğunuzu belli edersiniz. Erkek hafta için çalışmasına rağmen sizi görmeye hazır değildir.

Devamını Oku...

Kadın ve Erkek arasındaki farklar

Yazar fotoahmet 0 yorum
Kadın ve Erkek arasındaki farklar – Kadınlar ile Erkekler arasında öyle farklar varki şaşıracaksınız. Bu farkları zaten çoğumuz biliyoruz ama sorduğumuzda eminim kimsenin aklına gelmeyecektir. Birisi birisine sorsa farkları ilk akla zaten şey gelir 🙂 ya diğerleri;
Kadın ve Erkek Eşit Mi?
Kadın ve erkek arasındaki farklar tarih boyunca ya dile getirilmiştir yada uygulamalı olarak hayata geçirilmiştir.Özellikle günümüzde kadınla erkeğin eşitliği konuşulurken kadınların büyük bir bölümü ise eşitlikten yana değil ancak bir gerçek var ki kadınla erkek tamamen farklı yaratıkladır.Peki bu farklar nedir hiç merak ettiniz mi?
İşte size kadın ve erkekler arasındaki farklar…
Kadın ve Erkek Farkı
Kadın ve Erkeklerin Farkları
* Kadın işten çıkınca hemen eve gelir. Yemek, temizlik, bulaşık, çaşamır, ütü onu bekler. Erkek eve gelir ve futbol izler, gazete okur, buzdolabına bakar ve yatağa gider.
* Kadın romantik film izlerken göz yaşı döker, erkek uyuya kalır.
* Erkek dünyayı dolaşır, kadın evden çok uzağa gidemez.
* Kadın diyet yaptığında sadece tabağındakini yer, erkek diyet yaptığında sizin tabağınızdakini de yer.
* Erkek akşam 08:00′de biriyle buluşacağında TV izler, gazete okur ve tam 8′de hazır olur. Kadın bir erkekle buluşacağında bir türlü hazır olamaz ve en az bir saat erkeği bekletir.
* Erkek seyahate tek bir çanta ile gider, kadın birkaç bavulla yola çıkar.
* Birçok kadın aynı anda konuşarak tartışır, erkekler de boks yapıyor gibi tartışırlar.
* Kalabalık bir ortamda yemek yenirken erkekler teker teker lavaboya gider. Kadınlarda ise durum biraz daha farklı. Bir kadın lavaboya gitmek için kalktığında diğer kadınlarda onu takip eder.
* Erkeğin el çantasında araba anahtarı, sandviç, kimlik, cüzdan vardır. Kadının çantasında ise yok yoktur.
* Alışveriş sırasında kadın girerken ve çıkarken tek tek herşeyi inceler. Erkek bir mağazaya girer, birkaç şeye bakar, görür ve alır.
* Kadın ve erkek için idela partner yemek, ütü, çamaşır, temizlik yapacak ve çocuğa bakacak kişidir.

Devamını Oku...

Kıskançlıktan kurtulmanın yolları

Yazar fotoahmet 0 yorum
Kıskançlıktan kurtulmanın yolları – Kıskançlıktan kurtulmak için neler yapmalıyız yada kendinize kıskançlıktan nasıl kurtulurum diye soruyorsanız işte size kurtulma yolları ;
Birçok ilişkinin en önemli sorunlarından biride fazla kıskançlıktır. Olmadık kavgalara neden olabilecek kıskançlığın kontrol altına nasıl alınabileceğini anlatacağız bu bölümde. Darwin’e göre, rekabeti önlemek ve çocuklarımızı korumak vücudun çabasıydı. Psikologlar bunu genellikle deliliğin yakın kuzeni diye adlandırıyor. Kökeni ne olursa olsun, romantik kıskançlık genellikle gerçek temellere dayanmaz ve bizi tamamen kaybetmişiz gibi hissetmemize sebep olur. Eğlenceli değil. Muhakeme yeteneğimiz olması sevindirici. İşte içinizdeki kıskançlık canavarını kontrol altında tutabilmeniz için düşünmeniz gerekenler:
Pozitif düşüncenin gücü: Bir kıskançlık krizini kontrol edemeyebilirsiniz, ama biraz da yoğunlaşma ile düşüncelerinizi daha mutlu bir yere götürebilirsiniz. Psikolog Ayala Pines, Romantic Jealousy’nin yazarı, eski mutlu zamanlara konsantre olmayı öneriyor “Sevgilinizin en son yaptığı güzel şey ya da kendinizi harika hissetmenize sebep olan güzel bir şey” gibi. Kalıcı bir çözüm değil ama elinizdeki kadehin içindekini diğer kadının suratına fırlatmamanıza yarayabilir.
İkinci bir fikir sorun: Kıskançlık krizinizi sevgilinizin gözleri önüne sermeden önce mutlaka ikinci bir fikir edinin; bu en yakın arkadaşınız olabilir. Sizin göremediğiniz ayrıntıları fark eder ve tarafsız davranmanıza yardımcı olur.
Kendi kıskançlık ucubenizi sahiplenin: Kıskanç bir insan değilmişsiniz gibi davranmaktan vazgeçin çünkü kabarıp kabarıp daha yıkıcı bir patlama ile bitmesi muhtemeldir. Bunun yerine kıskançlığınızı tetikleyen insan/durumla ilgili sorular sormaya başlayın. Neye benziyor, ondan etkilendi mi, ne hakkında konuştular? Zamanla, bu soruları suçlayıcı bir tavırla değil, doğal bir tavırla soracak kıvama geleceksiniz. Bebek adımları…
Rakibinizi tanıyın: Partnerimizin bir başkası ile birlikte kaçtığını düşündüğümüzde, bize tercih edilenin Tanrının yarattığı en mükemmel canlılardan biri olduğunu düşünmemiz komik. Halbuki bu kuruntulardan kurtulmanın çok basit bir yolu var: diğer insanla tanışın. Tabi eğer karşılaşacağınız insan gerçekten çekici ve seksi ise defolarını bulmak için hevesli olacaksınızdır. Bu arada, Pines, ilişkilerdeki en sık kıskançlıkların iş/ofis bağlantılı ilişkilerden kaynaklandığını belirtiyor.
Kusurlarını bulun: En öğretici tavsiyelerden birisi olmasa da kıskançlık atağını bastırmak için sebep olan insanı sessizce ve özel olarak incelemekten geçiyor. Bir açığını bulanan kadar! Bulduktan sonra bunu kullanmak değil elbette, her şey kendi içinizi rahatlatmak için…
Bir hayat edinin: Partnerinizden ayrılana kadar ne kadar az hobiniz ve arkadaşınız kaldığını fark etmezsiniz. Ama bunu görebildiğiniz an da ayrılık, psikolojik sağlığınız için daha tehdit edici bir hal olacaktır. Oysa tekrar sosyalleşerek, yeni insanlar tanıyarak ve zamanınızı keyifli geçirerek kıskançlık nöbetlerinden kendinizi uzaklaştırabilirsiniz.
Çocukluk bagajını boşaltın: Babanız çok mu çapkındı? Anneniz hep resmin dışında mıydı? Pinbes’a göre bu sürekli tehlikeli insanlarla çıkmayı tercih etmenizin sebebi olabilir: “Ebeveynlerinin ilişkisine dair kendisini güvende hissetmeyen ya da gençken birbirlerini aldatmalarına şahit olan birisinin kıskançlığa eğilimi daha çok olabilir. Yani kıskançlığı tetikleyen konular üzerinde kontrol sahibi olmak için çocukluk sorunlarının farkında olunmalıdır.
Devamını Oku...

Erkekleri çileden çıkaran davranışlar

Yazar fotoahmet 0 yorum
Erkekleri çileden çıkaran davranışlar – Erkekleri çileden çıkaran ve erkekleri neredeyse delirten 50 şeyi bu yazımızda sizlerle paylaşacağız hanımlar. işte erkekleri çileden o davranışlar hep beraber bakalım nelermiş:
1- “Konuşmamız lazım” ile başlayan cümlelerden. (Bu cümle sızlanmanın ilk sinyali olarak beyinlerine yer etmiş durumda.)
2- İlle de alışverişe beraber gidelim ısrarlarından.(Bundan vazgeçmek çok zor farkındayız!)
3- Sabah uyanır uyanmaz ve gece yatmadan önce araşalım takıntısından.
4- “Sence ben güzel miyim” ve türevi sorulardan. (Gerçeklik aşkına! Kim bu konuda yeterince dürüst davranabilir ki!) 5- Fazla dekolte giyip bu şekilde öne çıkmaya çalışan kızlardan. (Unutma ki, erkekler seyretmeyi severler, ama paylaşmayı asla!)
6- “Ben senin bildiğin kızlardan değilim” cümlesinden. (Bu cümleyi söylediğin an, “o” kızlardan biri oluyorsun.)
7- Kuaför ya da alışveriş anılarının anlatılmasından. (Bu durumu tıpkı onların futbol ya da otomobilden bahsetmeleri gibi düşünebilirsin, korkunç değil mi?)
8- Çiçek alınması için kendisine “çaktırmadan” baskı yapılmasından.
9- Bekletilmekten.
10- Karamsarlıktan. (Sürekli eleştiren ve hiçbir şeyi beğenmeyen kişilerle vakit geçirmeyi kim ister ki?)
11- Servet düşkünlüğünden. (Hiçbir erkek esas çekici olan şeyin cüzdanı olduğu düşüncesinden hoşlanmaz.)
12- Sürekli cep telefonunla ilgilenmenden.
13- Onun cep telefonunu karıştırmaya çalışmandan.
14- Telefonu çaldığında ya da mesaj geldiğinde “kim o” diye sorulmasından.
15- “Ben sana söylemiştim” lafını duymaktan.
16- Arkadaşlarının yanında “aşkitom”, “kuşum”, “miniğim” gibi sevgi sözcükleri kullanılmasından ve ısrarla karşılık beklenmesinden.
17- Kahkaha atarken eliyle ağzını kapatan kızlardan.
18- Sürekli eski aşklarından bahseden kızlardan.
19- Eski ilişkileriyle ilgili sorular sorulmasından.
20- Çok yakın bir erkek arkadaşın bile olsa sürekli ondan bahsetmenden.
21- Gündüz saatlerinde ağır makyaj yapan kızlardan.
22- E-posta veya cep telefonu şiflelerinin sorulmasından.
23- Hafta sonları erkenden çalan telefonlardan.
24- Kendilerini babaları, erkek kardeşleri ya da eski sevgilileri ile kıyaslayan kızlardan.
25- Bakımsız tırnaklardan.
26- Her şeye ağlayan sulugözlü kızlardan.
27- Olayları abartarak anlatan ve abartılı tepkiler veren kızlardan.
28- Gereksiz kıskançlıklardan.
29- Anneleri ile yarışan kızlardan.
30- Kız kardeşlerinin eleştirilmesinden. (Bu konuda tahmin edemeyeceğin kadar kırıcı tepkiler verebiliyorlar, aman dikkat!)
31- “Sence bu kız güzel mi” sorusundan. (Cevap evet ise kıskançlık kavgası, hayır ise de yalan söylüyorsun kavgası çıkar, hiç kaçarı yok!)
32- “Beni neden seviyorsun” sorusundan.
33- Yemeğe çıktığınızda sürekli diyet yiyecekler siparişi vermenden ve rejim yapman gerektiğini söylemenden.
34- Dinlenmemekten.
35- Lafının kesilip alakasız başka bir konudan laf açılmasından. (Özellikle bu konu diyet veya yan masadaki kızın kıyafeti ile ilgili ise…)
36- Bilmece gibi şifreli konuşan kızlardan.
37- Burç muhabbetlerinden.
38- Kendisine “çok şirin olmuşsun” denilmesinden. (Onların gözünde şirinlik sadece kızlara özgü bir özellik!)
39- Saçlarıyla oynanmasından.
40- “Üşüyeceksin daha sıkı giyin” ikazları almaktan. (Bu soru, “yanımdaki sevgilim mi annem mi” bocalaması yaşamalarına neden oluyor.)
41- Yaptığı esprilere (kötü bile olsa) tepki alamamaktan.
42- Kendisine ayıcık, kalpli yastık ve benzeri hediyeler alınmasından.
43- Çok fazla pembe dizi izleyen ve onları anlatan kızlardan.
44- Cep telefonuna, izlediği pembe dizinin melodisini yükleyen kızlardan.
45- Beğendiği erkek sanatçının resimlerini biriktiren kızlardan.
46- Kız arkadaşınla onun yanında gizli gizli fısıldaşmandan. (Şüphecilik sadece kızlara özgü mü sanıyorsun!)
47- Telefonunu açmadığı zamanlarda imalı imalı “kim bilir ne yapıyordun da açmadın” gibi cümleler duymaktan.
bebek isimleri parfümler zayıflama damlası estetik
48- Telefonlarının açılmamasından. (47. ve 48. maddeler arasındaki ironiye dikkat lütfen!)
49- Başkalarının ilişkisi ile kendi ilişkisinin kıyaslanmasından.
50- Kendi dışında başka erkeklerin övülmesinden.

Devamını Oku...

Erkeklerin Sevmediği Davranışlar

Yazar fotoahmet 0 yorum
Erkeklerin Sevmediği Davranışlar – Erkeklerin sevmediği o kadar çok davranış varki ama biz burada sizlere bu davranışları kısaltarak ve gruplayarak anlatmaya çalışacağız. İşte sizlere erkeklerin sevmediği davranışlar.
Erkekler partnerlerinin bazı davranışlarından hoşlanmaz. Beğenmedikleri davranışlar hakkında birkaç tüyo…
Tartışmaya ve kavgaya her daim açık olmak
İğneleyici laflar, bazı söylenmemesi gereken hassas kelimeler ve beklenmedik şımarıklık nöbetleri erkekleri uzun vadede tahmin edilenin ötesinde oldukça fazla etkiliyor aslında. Böylesine, kendini sürekli dış dünyaya ispat etme yarışında olan ve etrafındaki kimseyi kolay kolay beğenmeyen kadınlar, partnerlerinin de öfkeli ve hatta bazen saldırgan davranışlar sergilemesine neden olabilir.
Annelik
Erkekler, kendilerine anne şefkatiyle yaklaşılmasından hoşlanır, evet doğru. Fakat bir ‘çocuk’ gibi davranılmasından nefret ederler! Yanınızdaki erkeği sakın ama sakın annelik içgüdünüzle adeta ‘şekle sokmaya’ , biçimlendirmeye kalkışmayın. Unutmayın, her ne kadar karşınızdaki adam hâlâ çocuksu davranışlara sahip de olsa ‘bir adam’ gibi davranılmak isteyecektir.
Meraklılık
Bazı kadınlar gerçekten CIA’de ya da Milli İstihbarat Teşkilatı’nda çalışmayı hak ediyor. Her şeyi sorgulayan, erkeğinin ceket ceplerinden cep telefonundaki kısa mesajlara, tüm detayları takip eden ve hatta en ufak ayrıntıları bile not eden kadınlar inanın yok değil. Erkekler de kadınlar gibi ‘güvenilmek’ ister ve bu tarz davranışlardan artık gerçekten bıkma noktasına gelip çılgına dönebilir. Merak etmeyin ve iç güdülerinize güvenin. Eğer bir erkek sizi aldatıyorsa ( ilişki, para, iş, vs. anlamlarında) foyası er ya da geç ortaya çıkacaktır. Üstüne gereğinden fazla gitmemeye özen gösterin.
Sahiplenmek
Hiç kimse, özellikle erkekler sahiplenilmek istemez. Bir erkeğe adeta kendi oyuncağınız, mal varlığınız ve hatta vücudunuzun bir parçasıymış gibi davranmanız biraz sakıncalı. Topluluk içinde yanındaki erkeğin konuşurken araya girip sözlerini düzelten kadınlar dahi var. Onları kendinizden uzaklaştırmamak için kişisel alanlarına müdahale etmemeye gayret gösterin. Paranoya, sağlıklı bir ilişkide ‘zehir’ etkisi yapabilir.
Yapışkanlık ve muhtaçlık
Kadınlar erkeklerini yanlarında görmek, varlıklarını sürekli hissetmek ister ki bu durum çok da sağlıksız bir durum değil. Yalnız; mutluluklarının, hüzünlerinin, kıskançlıklarının ve heyecanlarının kaynağını sadece yanındaki erkek olarak görmeleri sağlıksız. Yanında erkeği olmadığı zaman hayatı sıkıcı ve anlamsız olarak niteleyen kadınlardansanız biraz dikkatli olmanızda fayda var. Her yere yanınızdaki erkekle gitmek ve olumlu ya da olumsuz her şeyi yanınızdaki erkekle yaşamak zorunda değilsiniz! Yoksa, yanınızdaki erkek artık yokladığınızda yerinde olmayabilir. Sizden ayrı yapmak isteyecekleri o kadar çok şey varken üstelik…
Bağımlı olma durumu
Hayatınızdaki en ufak kararları dahi ona sormanızdan hoşlanmayabilirler. Saç stilinizi önemseyebilirler ama telefonda saçınızla ilgili kendisinden onay almanız için zaman harcamak istemeyebilirler. Süpermarketten peynir satın alırken dahi önemli bir iş toplantısı esnasında kocasını arayıp fikrini ve onayını almak isteyen kadınlar yok değil doğrusu. Erkekler fikirlerinin alınmasını severler fakat sürekli bir onay verme duygusu ile yaşamaktan kaçınırlar. Yanınızdaki erkeğe tam anlamıyla bağımlı hissetmek zorunda değilsiniz, unutmayın.
Kişisel alana müdahale
Paralel hattan ne konuştuğunu dinlemeniz, gizlice Facebook hesabını kontrol etmeniz ya da içeriye girdiğinde telefonunu kurcalanırken görmesi onu ciddi anlamda rahatsız edecektir. Erkekler özgürlüklerini kaybediyor olduklarını hissederse size kötü davranabilir, kalbinizi kolaylıkla kırabilirler.
Yüksek sesle konuşmak
Çok önemsiz bir detay gibi gözükse de duygularını abartılı bir şekilde dile getiren, yüksek sesle konuşan kadınlar birer dezavantaj sahibi olabilir. Erkekler ister maço olsun ister bir beyefendi, karşısındaki kadını daima ‘bir hanımefendi’ olarak görmek ister. Erkeğinizin yanında kız arkadaşlarınızın yanındaymışçasına anlık ve abartılı tepkiler vermekten kaçınmaya özen gösterin deriz.
Devamını Oku...

Erkekleri yola getirme kılavuzu

Yazar fotoahmet 0 yorum
Erkekleri yola getirme kılavuzunda erkekleri kendinize aşık etme ve erkeklere dediklerinizi yaptırmanın yollarından bahsedeceğiz arkadaşlar.
Erkeklerin duygularını belli etmemelerine, konuşmamalarına, dağınıklıklarına gıcık oluyoruz. Biz de boş durmuyor, beğenmediğimiz huylarını değiştirmek için sürekli didiniyoruz. Didiniyoruz ama acaba umut var mı?
Kadınların çoğu aynı şeyleri talep etse de erkeklerin çoğu bu istekleri bile bile yerine getirmez. Geçenlerde yayınlanmaya başlayan bir yarışma programında da, kadınların kocalarının değişmesini ne kadar uzun süreden beri istediğini görünce, bunun genel bir kural olduğuna kanaat getirdik. Formül belli. Biri ister, öbürü reddeder. Bu savaş sürer gider. Hatta 40 yıllık evlilerin her gün aynı konuda tartıştığına bile tanık olmuşsunuzdur. Bazen beyaz bayraklar çekilerek orta yollar bulunur ama çoğu zaman hiçbir ilerleme kaydedilmeden başladığımız noktaya döneriz.
Yine de her zaman umut vardır içimizde; bir gün mutlaka değişeceğini düşünür, bekler dururuz. Zaten çoğu ilişki, ilk başlarda hatalı ve zayıf yönler görüldüğü halde, “ileride değişir” umudu ile başlar. Erkeğini değiştirebilen kadın büyük bir iş başardığını bildiği için, gururlanmakta da haklıdır. Kadın seçer, değiştirmeye uğraşır, bazen pes eder gider ama eğer ilişki devam ederse, değiştirmeye çalışma sevdasından asla vazgeçmez. Size bir sır verelim, “İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur” atasözü aslında erkekleri anlatır. Siz yine de deneyin, umudunuzu yitirmeyin, mucizelere inanın.
DUYGULARINI İFADE EDER Mİ?
Erkekler acil bir durum olmadıkça duygularını belli etmezler. İlişki süresince en çok iki kere acil durum olur: Birincisi kadını elde etmek istediklerinde, ikincisi de ayrılma anında. İlişkinin başında, kadını elde etme günlerinde ifade yeteneklerini har vurup harman savururlar. İlişkinin başı ile sonu arasındaki o ara bölümde ise duygularını ifade etmeye gerek görmezler. Ancak kadın bu, rahat durur mu? İlk günlerdeki, o duygularını hiç çekinmeden açan duygusal erkeğe aşık olmuştur belki de ve onu geri istemektedir. Her yolu dener. Erkek yola gelmez. Hangisi gerçek halidir erkeğin, kadının kafası karışır. İlk günlerdeki duygusallığı tamamen numara mıdır? Yoksa artık onu eskisi kadar sevmiyor mudur? Bu düşüncelerle debelenip duran kadın, belki bilerek, belki bilmeyerek erkeğin duygularını ifade etmesi için her yolu dener. Erkek tuzakları atlatır. O, her zaman gerçek sancıyı, sahtesinden ayırt ederek, çok limitli sayıda olan duygusal cümlelerini acil durumlar için saklar. Kadın ise umutla bekler. Erkek bir gün değişecektir ve duygularını acısıyla tatlısıyla mutlaka ifade edecektir.
SON BİR ÇABA İÇİN: Ona uzun sorular listesi hazırlayın: İlişkinizle ilgili olmayan, yanıtları evet ve hayır olacak basit sorular olmalı. Bu şekilde kendini size açmayı öğrenebilir. Ama bunları yanıtlarken bile kaçamak davranıyor, kendini net olarak ifade edemiyor, duygularını açamıyorsa 80 yaşına da gelse ketum davranacaktır, umut yok.
DÜZENLİ BİRİ OLUR MU?
Bir erkekle evlenmeden ya da uzun bir süre aynı evde yaşamadan düzenli biri olup olmadığını anlamanız pek mümkün değildir. Kimisi takıntı derecesinde düzenli olduğu halde rahat olduğunu düşünür, kimisi ise iflah olmaz derecede dağınık olduğu halde düzenli biri olduğuna inanabilir. Bunlara aldanmamanızda fayda var. İşin aslı, dediğimiz gibi ancak aynı evde yaşamaya başladıktan sonra çıkar ortaya. Dolapları düzenli mi, dağınıksa da aradığı şeyi aradığı yerde bulabiliyor mu (bu da iyiye işarettir) gibi ipuçlarından faydalanabilirsiniz. Onu çoraplarını ortaya atmaması için ikna etmeniz deveye hendek atlatmak kadar zordur. Çoğu erkek için, annesi ile yaşadığı dönemlerden miras kalan, kalıplaşmış bir tavırdır bu çünkü. Gerçekten çok uğraşmanız, saatlerce dil dökmeniz, konuşmak işe yaramazsa tehdit etmeniz ya da uzun vadede tavır almanız gerekebilir.
Kendinizi çok çaresiz hissederseniz onu bir evcil hayvan eğitmenine teslim edebilir veya vahşi dünyasında tek başına bırakabilirsiniz! Şaka bir yana ya değişmesi için canınızı dişinize takıp yılmadan uğraşacaksınız ya da kendi huzurunuzu hiç bozmayarak siz ona uyum sağlayacaksınız. Bu da arkasından çoraplarını toplamak, çekmecelerini düzenlemek ve yağlı elleriyle tuttuğu eşyaları yıkamak anlamına geliyor.
SON BİR ÇABA İÇİN: Evini ya da beraber paylaştığınız ortamı, gerçek bir ahıra dönüştürün. Ondan beş kat daha fazla dağınık olun. Buna rağmen kılı kıpırdamıyor ve huzursuz, hissetmiyorsa, ormanda yaşamak isteyen bir aslanla berabersiniz demektir ve ne yaparsanız yapın evcilleşmeyecektir.
AĞLAR MI?
Erkekler böyle yetiştirilmişler; aile baskısı, toplum baskısı derken, yüzleri doğuştan Botoks’lu gibidir. Duygularını ele vermez ve ağlamak için gerekli kasları, mimikleri kullanamazlar. Birçok şarkı sözü ile de tescillenmiş bir durumdur bu: Erkekler ağlamaz!
Aslında bu bir efsanedir. Elbette onlar da ağlarlar ancak bizim istediğimiz zamanda, yerde ve bizim istediğimiz konular için ağlamazlar. Yani, “İlişkimiz iyi gitmiyor galiba” dediğinizde, onlardan sulu gözlülük bekleyemezsiniz. Oysa ağlasa anında ne kadar çok sevildiğinize ikna olarak, ayrılık konuşmalarından vazgeçeceksiniz değil mi? Hayır, erkeğin tam da bu noktada ağlamasını bekleyemezsiniz. Çünkü ona göre bu anda ağlamak zayıflıktır. Aksine, böyle bir konuşmada, birden neye uğradığını, terk edilmek üzere mi olduğunu düşünerek savunma kalkanlarını bileyerek çıkar karşınıza. Ağlamak ne kelime, hiç görmediğiniz kadar duygusuz bile olabilir. Kadınlara karmaşık derler bir de. Oysa duygularını ifade etmek yerine, savunma mekanizmalarını ve egolarını işleterek binbir kılığa bürünen erkekler daha karmaşık değiller mi?
Erkeklerin bazı kategorileri vardır. Ağlamayı zayıflık ve kadın işi olarak gördükleri anlar ile coşkunun yansıması, büyük bir hüznün dışavurumu gibi gördükleri anlar olarak ikiye, üçe ayrılabilirler. Romantik bir filmde duygulansalar bile kendilerini tutarlar ama sonra takımları maçı bir puan farkla kaybettiğinde ağlayabilirler. Siz şaşkınlıkla bakakalırsınız. Özel mevzularda ise tabii ki topluluk önünde ağlamazlar, tek başlarınayken bir-iki damla çıkar ortaya belki, onu da görebilirseniz… Peki, şimdi tablo net: sosyal ve psikolojik sebeplerle elimizde ağlamayan bir erkeğimiz var. Onu nasıl ağlatacağız? Ancak asıl büyük soru şu: Neden onun ağlamasını istiyoruz? Bunu istememizin ardında, onun da duygusal olduğunu ispat etme isteğimiz var tabii ki. Böylece yüreğimize biraz su serpilecek, hatta belki, bizi sevdiğine ikna bile olacağız. Masum bir istek gibi görünüyor ama illa sevgisinin, acı çektiğinin, pişman olduğunun, sizi geri istediğinin göstergesi olarak ağlamalı mı? Bunu başka şekillerde de gösterebilir ve göstermiştir de. Niye onun bizim gibi davranmasını istiyoruz? Bırakalım onlar bizden farklı olsun. Bırakalım ağlamasınlar. Bırakalım, biraz daha “erkek” olmaya çalışsınlar.
SON BİR ÇABA İÇİN: En son ne zaman ve ne için ağladığını sorabilirsiniz. Yanıtı, ağlamakla ilgili hassasiyetini anlamanızı sağlar. Böylece onu gerçekten derinden etkileyen konuları da öğrenmiş olursunuz. Ağladığınızda kendinizi ne kadar rahatlamış hissettiğinizi de anlatabilirsiniz. Hiç ağlamadığını söylüyorsa, ilişkiniz söz konusu olduğunda da ağlamayacaktır, boşuna yorulmayın.
BENİ DİNLER Mİ?
İdeal erkeğimizin özellikleri arasında, ne hakkında konuşursak konuşalım bizi dinleyebilmesi de vardır. Sakince, sözümüzü kesmeden dinleyen erkek az bulunur. Ancak kız arkadaşınızla, annenizle ya da iş arkadaşınızla yaşadığınız bir sorunu uzun uzun anlatabileceğiniz, güzelce, sıkılmadan dinledikten sonra da çok yerinde tavsiyelerde bulunacak bir erkek arkadaş neden hayal olsun ki? Korkmayın sizin de şansınız olabilir.
SON BİR ÇABA İÇİN: Baktınız hiçbir şey işe yaramıyor, bir süre ona bir şey anlatmayın, o kendi kendine merak edip soru sorduğunda kısa yanıtlar verin. Baktınız gerçekten ilgileniyor, yavaş yavaş daha çok şey anlatmaya başlayabilirsiniz. Dinleme kapasitesinin maksimum üç dakika ile sınırlı olduğunu ise sakın unutmayın!
SÜRPRİZ YAPAR MI?
Erkeğin sürpriz kelimesinden anladığı her zaman bizimki ile eş anlamlı değildir. Onlar için bu, ‘beklenmedik, kötü bir şey’ anlamına geliyor olabilir. Bu nedenle sürpriz yapmaya ve sürpriz yapılmasına karşı tepkililerdir. Biraz da ürkerler bundan. Sürpriz yapmak söz konusu olduğunda erkeklerde yoğun bir performans kaygısı başlayabilir, öyle ya, nasıl bir sürpriz yapacaktır? Yeterince yaratıcı olabilecek midir? Sizi tatmin edebilecek midir? Sadece sizden değil, çevrenizden de övgüler alacak mıdır? Bu, yataktaki performans kaygısının bile çok ötesindedir. Bu durumda, onun için en iyi çözüm, performans kaygısı yaşamaktansa, hiçbir şey yapmamaktır. Sürpriz yapma becerisi doğal bir yetenektir ve çoğu erkeğe bahşedilmemiştir.
SON BİR ÇABA İÇİN: Sürprizleri ne kadar çok sevdiğinizi söylediniz ama işe yaramadı mı? Onun haricindeki herkese muhteşem sürprizler hazırlayın. Karşılığında onların da size minik sürprizler yaptığını gösterin. Bunlar, ona, kendini oyun dışında bırakılmış hissettirmiyorsa, hiç zorlamayın. Onu fazla zorlamamakta tayda var. Değiştirmeye çalıştıkça daha büyük fiyaskolarla karşılaşabilirsiniz. En iyisi olduğu gibi bırakın. Bir gün kendiliğinden, olur da doğum gününüz için amatör bir sürpriz organizasyon yaparsa, sadece gülümseyin. Bilin ki bu bir başlangıçtır ve ancak onu takdir ederseniz devamı, daha iyileri gelebilir.

Devamını Oku...